yüreğimden etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
yüreğimden etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

28 Ocak 2018 Pazar

ÇOCUKLARIMIZI KENDİMİZ İÇİN YÖNLENDİRMEYELİM...

 Maviannenin paylaşımına yaptığım yorumun düşüncelerimi yansıttığını ve birkaç gündür arkadaşlarımla da tartıştığım konuya ışık tutttuğunu bildiğimden bende aynı konu için yazdım....
Mavianne ;çok sevdiğim takdir ettiğim ve hep takibinde olduğum güzel kadın...Çevre Mühendisi ve aynı zamanda çok yönlü bir yazar,anne...Bugünkü paylaşımı burada

Onun paylaşımındaki şiir  Halil CİBRAN 'ın şiiri...

Çocuklarınız sizin çocuklarınız değil,
Onlar kendi yolunu izleyen Hayat'ın oğulları ve kızları.
Sizin aracılığınızla geldiler ama sizden gelmediler
Ve sizinle birlikte olsalar da sizin değiller.
Onlara sevginizi verebilirsiniz,düşüncelerinizi değil.
Çünkü onların da kendi düşünceleri vardır.
Bedenlerini tutabilirsiniz,ruhlarını değil.
Çünkü ruhları yarındadır,
Siz ise yarını düşlerinizde bile göremezsiniz.
Siz onlar gibi olmaya çalışabilirsiniz ama sakın onları
Kendiniz gibi olmaya zorlamayın.
Çünkü hayat geriye dönmez,dünle de bir alışverişi yoktur.
Siz yaysınız,çocuklarınız ise sizden çok ilerilere atılmış oklar.
Okçu,sonsuzluk yolundaki hedefi görür
Ve o yüce gücü ile yayı eğerek okun uzaklara uçmasını sağlar.
Okçunun önünde kıvançla eğilin
Çünkü okçu,uzaklara giden oku sevdiği kadar
Başını dimdik tutarak kalan yayı da sever

HALİL CİBRAN

Ve benim Mavi annenin paylaşımına yaptığım yorum;
"Çok doğru sonuna kadar katılıyorum...Hele ben olmasaydım sen olmazdın,ben sana baktım büyüttüm sende bana bakacaksın diyen ana babalara çok kızıyorum...Çünkü sen kendi zevkin için çocuk doğurdun,çocuk sevgisini tatmak onunla eğlenmek,kendini isbat etmek istedin! Peki o çocuk doğmak istedi mi? HAYIR....O halde çocuklarımıza sahip çıkalım yanlarında olalım ama hiçbir zaman bize bağımlı olmalarını bizim için yaşamalarını istemeyelim...Dünya devri daim...Biz evlendik çocuk sahibi olduk o duyguları tattık,şimdi sıra çocuklarımızda deyip saygı duyalım ve sevgiyle yaklaşalım...Elbette ihtiyacımız olduğunda onlarda bizim yanımızda olacaklardır ama lütfen bu olayı bir zorunluluk haline getirmeyelim ve dua edelim....Sevgilerimle"....

10 Kasım 2016 Perşembe

CANIM KIZIM



CANIM KIZIM...
Sen doğduğunda büyük bir sevinc yasattin bize.
Hep bir kizim olsun istemistim nedense?
Tanriya hep sükrettim seni bana verdi diye.

Biliyormusun saçlarını uzatmak renkli tokalar takmak,
etekler elbiseler giydirmek isterdim sana,
bir gün gelip büyüyecegin ,öyle uzaktı ki bana,
oysa nasilda cabuk gecti seneler ,dönüp baktığım da arkama.
Saçlarin uzadı uzamasına da,
ya boyun nasıl da gecti boyumu..

Büyüdükce seni koruma arzumda arttı biliyormusun?
Seni herkeslerden sakınmak için kanatlarım olsun istedim bilmem neden?
ilk sırrını bana acmanı. Sevinclerini ve üzüntülerini paylasmayı,
seninle dost ve arkadas olmayi istedim hep
bilmem arkadasin olabildim mi?

Sana kızdıgımdada sevgi vardı gözlerimde bunu hissedebildin mi?
Seni korumak isterken sıkmak değildi amacım
acaba beni anlayabildin mi?
Dürüst olmani istedim hep yalansız ve riyasız
bilmiyorum başarabildim mi?

Benim bildigim tek bir şey var
belki yıllar sonra etrafını cocukların sardı
ama benim kızım hep gözümde kücücük kaldı.
Seni yine sevecegim çıkarsız , beklentisiz her annenin coçuğunu sevdigi gibi.
Üzüntülerini ben almak istiyecegim düsünmeden kendimi,
sevinclerin sevincim olacak ilk günkü gibi.
Gülüşlerin mutluluğum,
gözlerindeki bir damla bende bir nehir sanki.
Kisacaıi seni sevmeye devam edeceğim
BİLMEM BENi ANLAYABILDIN MI?
 
 

6 Haziran 2014 Cuma

MUTLULUK

İnsanları mutlu etmek ve onların mutluluğu ile mutlu olmak gayreti içindeyim...Hayat felsefem budur...

27 Şubat 2014 Perşembe

GÖNÜL NE KAHVE İSTER NE KAHVEHANE

Kahve üzerine söylenecek o kadar çok şey var ki...
40 yıl hatırından , muhabbetinden hiç bir şey kaybetmeden günümüze kadar gelen kahve...
Gönül ne kahve ister ne kahvehane
Gönül sohbet ister kahve bahane
.........
Çay yanlızlıkların,kahve muhabbetin kalabalığın içeceği...

Kahvenin yanında bu şık kaşıklardan yemek de ayrı bir zevk...
Elit yapmış ister bitter,ister sütlü...
Tercih size kalmış...

4 Şubat 2014 Salı

TANITIM YAZIM


Merhaba Kıymetli İzleyenlerim,Blogcanlarım,Değerli Arkadaşlarım!!!
Ben Tülin ATEŞAL ,Çalışan,pişiren,ören bir anneyim hiç durmadan!!!
22, 17 ve 6 yaşlarında 3 çocuk annesiyim...TATESAL adımın baş harfi ile soyadımın birleşimidir.Özel bir manası yok...
2007 den bu tarafa bloguma emek veriyorum...Harkulade arkadaşlar edindim,Türkiyenin dört bir yanından ve dünyadan...
Mükemmel dostluklar kurdum....Sanal arkadaşlıklar menfaatten uzak,olduğu gibi,içten ve samimi...Hediyeleştik,buluştuk sıkıntılı günlerimizde birbirimize destek olduk,sevinçlerimizi paylaştık...Biz kocaman bir aile olduk...
Hergün merakla arar olduk birbirimizi ,bazan ufacık bir yorum mutlu etti bizleri bazan da minicik bir hediye paketi...Yüreklerimizi birleştirdik etkinlikler düzenledik,paylaştık....Ve paylaştıkça da çoğaldık...
İlk önce 2007 nin Kasımında aramıza katılan oğlum Kerem için açmıştım bu blogu onun ailemize verdiği mutluluğu paylaşmak adına...2 büyük ablası var Keremin (22 ve 17 yaşlarında) onların hayata kattıklarını da eklemek istedim...Sonra istedim ki kızlarıma tarif defteri olsun blogum...Evlenip yuva kurduklarında tarif defteri değil de annelerinin blogundan faydalansınlar, hem tarifi okusunlar hemde o günkü paylaştığım anıyı...Hatıra defteri ile yemek tarif defteri arasında birşey olsun...Ki öyle de oldu,çocuğum kadar emek verdiğim blogum dostlarıma,akrabalarıma,arkadaşlarıma rehber oldu,çok mutlu etti beni aldığım yorumlar...Talepleri oldu izleyenlerimin,özel açıklama beklediler...Tek tek cevap verdim,sıkılmadan zevkle...Hiç tanımadığım bloğu olmayan izleyicilerim oldu tüm özel günlerimde arayan,hatır soran...Ve hiç beklemediğim bir anda başka bir ilde beni tanıyıp yanıma gelerek siz şu blogun yazarı değil misiniz diyen , eşimi ve çocuklarımı hayretler içerisinde bırakan...Bunlar mutluluk veriyor tabiii,şevkle yazma isteği doğuruyor...Paylaştıkça azalan sıkıntılarım ve paylaştıkça çoğalan mutluluğum oldu bloğum ve takipçilerim....
Tatesal  Ana blogum
Veee
farklı konularda ayırdığım diğer bloglarım...
Birde Wordpress var yedekleme amaçlı...
Blogcudan başlayarak geldiğim noktadan çok memnunum.
Hepinizi çok seviyor,sağlık huzur ve başarı dolu güzel günler diliyorum.... 

*Bu tanıtım yazısını "EN İYİ BLOG " yarışmasını düzenleyen blogdeposu için hazırladım...

14 Şubat 2013 Perşembe

BU GÜNÜN KARESİ

Bugün içime sevgi dolduran bu resim oldu...Yaratılan herşeyde güzellik aramak gerekir değil mi?Mutlaka   vardır güzellik bir yerinde...Bu güzellik aşikar da olabilir saklı da...Önemli olan saklı güzelliği fark etmekte...
Yüreğini görebilmekte maharet...Hissetmekte çözüm...Hissedebilirseniz eğer o sıcaklığı işte o zaman seversiniz...Hani yüzü gözü simsiyah olmuş,pislik içinde oynayan,burnu akmış bir çocuk görürsünüz ve dikkatlice yüzüne bakarsınız da size güzel bakan o bakışları seversiniz....Güzel görürsünüz....belkide gördüğünüz onun sımsıcak merhamet bekleyen kalbidir...Ne dersiniz?
Sevgi ve muhabetle efendim!!!

28 Ocak 2013 Pazartesi

KENDİME ÖĞÜTLER

Manolya dokunulmadan sevilen tek çiçektir....Neden mi ? Ağaçtadır çünkü çokkkkk yüksekte...ulaşılmaz,beğenilir ama dokunulmaz...emek ister dokunmaya,uğraş ister... uzaktan sevmek güzeldir onu ,dokunmadan,gönülden....ben bilmezdim manolyanın böyle ağaçta yetiştiğini taki görene kadar,kokusunu duyana kadar....Kıymetlidir kendince ta ki birisi ağaca çıkıp onu kırana kadar...
Bende çok kırılganım,manolya kadar...Manolya kadar hassas ,manolya kadar ulaşılmaz  ve belki de anlaşılmaz...Yorgun bir hayat savaşçısıyım,duygusal ve hassas...İnatçıyım burcum boğa kadar inatçı...Yükselenim terazi kadar titiz ve detaycı...O yüzdendir hayata fazlasıyla takılışım,ince ince sızlanışım....Halbuki akışına bırakacak kadar sabrım olsa hayatı ,ayrıntılarda gizli olanı açığa vurmayacağım...Kendime değer vermeye çalışacağım belki,değerlisin sen kendine,etrafındakilere ve sevdiklerine diyebileceğim...Değer vermezsen sen kendine hiç kimse vermeyecektir ,beklesende,ümit etsende...Sessizce üzülmeye devam ederken haberi olmayacaktır kimsenin,...,kimse yüreğinin sesini dinlemeyecektir...Hayat böyledir işte , almasını ,istemesini bilmeyene vermez...Sen istemesini bileceksin,inadını kıracaksın,gururu bir kenara bırakacaksın ve yılmadan,yorulmadan mücadele edeceksin...Göreceksin ki daha mutlu olmuşsun,daha rahat...nefes alışın bile değişmiş ,havanın kokusu bile...Kafanı eğmeden yürü,kaldır ve bak gökyüzüne ve etrafına,görerek bak,kendine pay çıkar...Nice zor durumda olanları gör ,senin sıkıntının ,anlamsız inadının , yersiz gururunun ne kadar boş olduğunu anla,anlamaya çalış....Şükret! Elindekilere,sağlığına şükret!Her zamanki gibi tedavi et kendini,düşsende kalk...Yıkılmadım,ayaktayım,dertlerimle başbaşayım ama başedebilirim de!....Evet başedebilirsin ve başetmelisin sonuna kadar,seni sevenlerin hatrına ölene kadar!!!!

22 Ocak 2013 Salı

YÜREĞİMDEN DÖKÜLENLER


İnsan bazan duygularını düşüncelerini sıkıntılarını açıkça dile getiremez,çekinir...
Bilir ki herşey dilde başlar ve dilde son bulur.Diline hakim olmaya çalışır,en azından olmak ister ama birde bakmışsınız ki dili çalışmasa da eli çalışmış yüreğinden diline, dilinden de  eline  dökülmüş söylemek istedikleri...Dökülmesi de gerekir aslında kendi kendine konuşmasından daha iyidir...Biriktikçe hastalık yapacaktır çünkü.Biriktirmek sabır işi , bir sanat bence,her anlamda biriktirmek.
Duygu biriktirmek,söz biriktirmek,laf biriktirmek,para biriktirmek.Susmak,susabilmek."Yakana dahi söyleyemeyeceğin sırların olsun"... kendine ait sırlar...eşinle,çocuğunla dahi paylaşma,sadece kendinle...Başkalarının sırlarını da  sakla,sakla ki güvenilir olduğun bilinsin...Kimse bilmese de sen bil..." bak ben nasıl sır saklarım" de kendi kendine.Sırrını sakladığın dostun olmaktan çıksa da sakla,mezara kadar götür,götür ki haktan da mükafatını alasın...İşin diğer yüzü tabi bu başkalarının sırrını saklama işi.Kendi sırlarını saklamak elinde..."Söylersin derdini bir dostuna oda gider söyler dostuna,dostunun dostu vardır oda söyler dostuna"demiş atalarımız...Ne güzel söylemişler...Tecrübe ve yaşanmışlıklarla elde edilecek bir sanattır bunlar...Gençlik yıllarında düşünmeden hareket ettiğinde başına gelenlerden edindiğin tecrübe, olgunluk döneminde düşünerek hareket etme özelliğini kazandırır sana ....
Bilgi birikimidir, uygulamalı kazanılan gerektiğinde paylaşılan...Paylaşamadıkları da vardır tabiii...Onun dozajını ayarlamak kişisel bir hal alır...Ne kadar paylaşacağınız,neler söyleyeceğiniz,söyleme şekliniz size aittir...Aslında yaşananlardan çıkan görüntü sır olmaktan çıkar...etraftakiler görürler ama görebildikleri kadarını görürler...sorduklarında açıklarsan , anlatırsan a dan z ye işte o zaman yüreğini açmışsındır,geriye dönüşü yoktur...Paylaştığından çok paylaştığın kişi daha bir önem kazanır o zaman...Anında yeni bir haber duyduğu için koşarak ilgilisine ulaştıracak birisi mi,yoksa ne kadar sıkışsa da saklayıp,öğüt verir tarzda sizi düşünerek karşıdakine izah verecek birisi mi? Bunu seçmek de size kalmış...Ama yine de tecrübeyle sabitlenecek tabiii...Kişi seçme ,arkadaş seçme,dost seçme zor zanaattir...İyi seçeceksin dostunu,çookkk iyi...Herkes arkadaştır ama herkes dostun olamaz...Hele bu devirde dost bulmak imkansız gibi bir şey...Dost biriktirmeli insan hayatında , sabırla işlemeli...Dost olmalı insan kendinden verebilmeli...Karşılık beklememeli yeri geldiğinde güvenmeli dostuna,arkasında bir dağ varmış gibi...Aramadığında kırılmamalı elbet fırsatını bulsaydı arardı demeli...Serbest bırakmalı sizi sıkmamalı...Size rahat dolaşma alanı bırakmalı yüreğinde...Eleştirmeli de sıkmadan,doğruları söylemeli incitmeden...Karşılıklı olmalı bu davranış...
     Ben sanmıyorum ki kişi eleştirilmesin!Anne kızı,baba oğulu,eş eşi,evlat ana babayı ,komşu komşuyu ,dost dostu,arkadaş arkadaşı eleştirir durur...Olmalıdır da hiç kimse mükemmel değildir...Eleştirinin dozajı dır önemli olan ve de eleştiriyi kiminle paylaştığınız...Kötü olan bir huyu değiştirmektir amaç,yanlış yapılan bir hatayı düzeltmek,iyi niyetle yaklaşıp,olayları güzelleştirmek...Hayatı yaşanabilir bir hale getirmektir,zorlaştırmak değil...Bencil olmak yanlıştır bu noktada...Kendi hatalarınızı da beraberinde görerek hareket etmek gerekir...Fikirler farklı,yönler farklı olabilir...Bir noktada birleşmedikçe dostluk olmaz,sıkıntınızda başınızı yaslayacağınız bir omuz olmaz...Bu omuz bir arkadaşınız veya eşiniz olabilir...En güzel dost eşinizdir aslında,gıpta ile bakarım eşi ile dost olabilenlere...Ama birde hemcinsiniz den dostunuz olacak yeri geldiğinde eşinizi eleştireceğiniz...Ne demiş ozan;

-Dost dost diye nicesine sarıldım.
-Düşman belli değil, dost belli değil...

Bir başka görüş de şöyledir;
"ANADAN BAŞKA YAR OLMAZ" diye.

              İşte ben bu bir başka görüşten yanayım...
                       Sevgi ve Muhabbet İle....