19 Eylül 2020 Cumartesi

SONBAHAR DEPRESYONU NEDEN OLUR?


Genellikle depresyon belirtileriyle aynı belirtileri veren bir duygu durum bozukluğudur ve Mevsimsel Depresyon olarak da bilinir.Sonbaharın gelmesiyle birlikte başlar ve yaz başına kadar sürer.
Mevsim değişikliğine bağlı olarak saç dökülmeleri,iştahsızlık,mide problemleri,baş ağrısı gibi bazı rahatsızlıklarla birlikte görülebilir ve genellikle her yıl aynı dönemlerde tekrar eder.
Cinsel istekte azalma, sıkıntı ve çaresizlik duygusu, neşesiz ve sinirli bir ruh hali, uykusuzluk çekme ya da yoğun olarak uyuma isteği, sabahları yorgun ve bitkin uyanma, hareketlerde yavaşlama, geçmişe dönük pişmanlık ve suçluluk duyguları depresyon belirtileridir ve özellikle sonbahar aylarında bu belirtilere daha sık rastlanmaktadır.
Depresyon tanısıyla tedavi edilenlerin % 65’ini Sonbahar Depresyonu yaşayanlar oluşturmaktadır.Bu bakımdan tüm depresyon vakaları içinde en sık görülen türüdür.

Sonbahar Depresyonunun Sebepleri Nelerdir?

Bu konuda değişik görüşler öne sürülmekteyse de iki ayrı sebep üzerinde durulmaktadır.Bunlardan ilki, sonbaharın ve kışın gelişiyle birlikte azalan güneş ışığının hormonları ve uykuyu düzenleyen biyolojik saatin bozulmasına neden olduğudur.İkinci sebep olarak ise yine güneş ışığının azalması nedeniyle beyindeki kimyasal maddelerin salgılanmasında sorunlar oluştuğu ve bu sorunların kişiyi depresyona açık hale getirdiği
öne sürülmektedir.Her iki halde de yeterli güneş ışığına çıkmanın sorunu çözümlediği düşünülmektedir.
Bu durumda Sonbahar Depresyonu’na Biyolojik ve Psikolojik sebepler olarak iki ayrı pencereden bakmak mümkündür.

Biyolojik Sebepler:
Bahar ve yaz mevsimiyle beraber güneş ışınları dünyaya dik açıyla gelir ve gözlerimiz yoluyla vücudumuzda kimyasal enerjiye çevrilir.Bu işlemler sırasında da mutluluk hormonu olarak bilinen Serotonin üretimi artar. Aynı şekilde beynimizde bulunan epifiz bezi de melatonin üretiminden sorumludur ve bu hormon karanlık, ışıksız ve kasvetli ortamlarda yoğun olarak üretilir ve uyku hormonu olarak da bilinir.
Gözlerimiz ışık enerjisini kimyasal enerjiye çevirebildiğinden bu hormonların üretimini direk etkileyen bir işlev görmektedir.
Bundan dolayı sonbaharda güneş ışıklarının zayıflaması mutluluk hormonunun salgılanmasını azaltıp,uyku hormonunun üretimini artırdığı için beyin kimyasının değişmesine ve buna bağlı olarak da depresyona yol açmaktadır.Mevsimsel Depresyon sonbaharın gelmesiyle başlar ve kışın da görülebilir.Ancak yazın yoğun güneş ışığına alışan insan vücudu,sonbaharın gelmesiyle birlikte birden bire azalan güneş ışığının yokluğuna uyum gösterme konusunda sıkıntılar yaşamakta ve bu sebeplere bağlı olarak Sonbahar Depresyonu daha sık görülmektedir.

Psikolojik Sebepler:
Psikolojik sebepler içinde en bilineni sonbaharın insanları hüzünlendirdiğidir.Özellikle gençler için yaz aşkları ve ışıltılı günlerin sonu anlamına gelir.Yaprakların kuruyup sarardığı günlerin ardından kasvetli kış günlerinin ve soğuk havaların geleceğini bilmek,kapalı yerlerde kalmak zorunda olmak,denizin,güneşin ve yazın hareketli
günlerinin biteceğini düşünmek depresif ruh halini tetiklemektedir.
Aynı şekilde yaşlı insanlar mevsimsel değişikliklerden daha yoğun olarak etkilenmektedirler.Özellikle sonbahar ve kış aylarının zaten duygusal bir yapıda olan yaşlıları daha hassas ve kırılgan hale getirdiği, bundan dolayı yaşı ilerlemiş insanlarda depresyonun daha ağır seyredebileceği unutulmamalıdır.
Tüm bunların dışında bir de genetik olarak depresyona yatkınlık varsa sonbahar depresyonu için ortam hazırlanmış demektir.

SONBAHAR DEPRESYONUNUN BELİRTİLERİ

Belirtiler bilinen depresyon belirtileriyle hemen hemen aynıdır.
• Mutsuz,isteksiz ve umutsuz olma hali.
• Uyku bozuklukları; uykusuzluk ya da aşırı uykulu olmak.
• Kendini suçlu hissetme ve değersizlik duygusu.
• Dikkat eksiklikleri, odaklanamama.
• Aşırı kilo alma ya da kilo kaybı.
• Sinirlilik,gerginlik.
• Sürekli bir üzgünlük hali.
• Yorgunluk,halsiz ve bitkin olma durumu.
• Kaygı bozuklukları.
• Ölüm ve intihar düşünceleri ve intihara yönelme.
Depresyon ciddi bir duygu durum bozukluğudur ve zamanında doğru müdahale edilerek tedavi edilmezse sonuçları olumsuz olabilir.Özellikle ağır depresyon durumlarında kişinin intihara eğilimi olacağı ve bu yönde bir davranışa gireceği bilinmelidir.

Mevsimsel Depresyonun Kadınlarda Görülme Sıklığı ve Nedenleri:

Depresyon geçirme riski tüm insanlar için % 15’tir ancak bu oran kadınlar açısından bakıldığında % 25 gibi yüksek değerlere ulaşmaktadır.Kadınlarda görülen bu yüksek orana neden olarak kadınların hormonal değişiklikleri daha yoğun olarak yaşamaları gösterilmektedir.Bir diğer nedenin ise hamilelik ve doğum gibi biyolojik faktörler olduğu düşünülmektedir. Bu dönemlerde kadınların depresyona yakalanma risklerinin çok daha yüksek olduğu da görülmektedir.
Kadınların normalde erkeklerle kıyaslandıklarında depresyon geçirme riskleri bu kadar yüksek iken mevsimsel depresyon geçirme oranları tam dört kat daha artmaktadır.Yani her bir erkeğe karşılık dört kadın mevsimsel depresyona yakalanmaktadır ve bu durum yoğun güneş ışığı alan ekvatordan uzaklaştıkça artmaktadır.

Ayrıca kadınların taşıdıkları ev içi sorumlulukların da depresyonu ve özellikle bu türünü tetiklediği düşünülmektedir.Sonbaharla birlikte okulların açılıyor olması,okul,ders,sınav telaşını yaşayan annelerde stresin artmasına yol açmaktadır.Tatil ve dinlenmeyle geçen yaz günlerinden sonra birdenbire böyle bir yoğunluk mevsimsel depresyona zemin hazırlayabilir.
İki yıl üst üste aynı dönemlerde bu tip bir duygu durum bozukluğu yaşayan herkes mutlaka bir uzmandan yardım almalıdır.Böyle bir durumda mevsimsel depresyon geçirme olasılığı düşünülmelidir.Depresyon ciddi bir sorun oluşturabilir ve kişinin hayatını çok zorlaştırabilir.

Tedavi yöntemleri:

Tedavi depresyon tedavisiyle aynı olacaktır.İlaçlı tedavi ve terapiler yoluyla tedavi edilebilir.Mevsimsel depresyonda ek olarak son yıllarda uygulanmaya başlayan ışık tedavisi de uygulanmaktadır.
Tedavi de ilaç ve psikoterapi aynı anda uygulandığında daha olumlu ve çabuk sonuç alınmaktadır.İlaçlı tedavi üç aydan başlayan ve duruma göre 1.5 yıl ile 2 yıl sürebilen bir döneme yayılabilir.Uygulanan tedavide kalıcı ve doğru sonuçlar alabilmek açısından kararlı olmak ve tedaviyi yarım bırakmamak en önemli kuraldır.
Daha önce depresyon yaşamış kişilerin tekrar bu sorunu yaşama ihtimalleri diğer insanlara göre daha fazladır.Depresyonun tekrarlama riski olduğu unutulmamalıdır.Ancak bu her depresyon geçiren kişinin tekrar depresyon geçireceği anlamına gelmez.Bu açıdan tedavide uzman hekimin ve terapistin önerilerine uymak, tedavi aşamalarını dikkatle takip etmek önemlidir.
Mevsimsel depresyon tedavisinde son yıllarda uygulanmaya başlayan ışık tedavisi de bir seçenektir.Bu yöntemde amaç,beynin eksikliğini hissettiği güneş ışığının dışarıdan verilmesi yoluyla hormon salınımlarını yeniden düzenlemektir. İlaç ve terapilere ek olarak bir diğer tedavi seçeneği alternatif tıp olarak bilinen bitkisel karışımlardır.Örneğin kantaron otunun depresyonun etkilerini azalttığı öne sürülmektedir.
Yine de tedavi yöntemlerini belirlerken mutlaka uzman doktor ve terapistlerden bilgi almak ve onların önerilerine göre bir yol belirlemek gerekir.



23 Temmuz 2019 Salı

YALAN DÜNYA


Çok fazla da anlam yüklemeyin dünyaya.
Yarısı şükür, yarısı sabır.
Yarısı teselli, yarısı kahır.
Kimseyi de bilmeden yargılamayın, herkesin derdi kendine ağır.
Anlatmak ve anlaşılmak için de fazla yormayın kendinizi;
insanların yarısı samimiyetsiz, diğer yarısı size sağır.
Ve unutmayın asla, ne kadar zorlarsanız zorlayın, sonuçta her şey olacağına varır...!

UğurGökbulut..
ALINTIDIR

30 Ocak 2019 Çarşamba

YOLUN SONU GÖRÜNÜNCE

Ä°lgili resim



Yazar Emma BOMBECK ölmeden önce yazmış;

"Hayatımı yeniden yaşayabilseydim eğer;
Hastayken yatağa girer dinlenirdim.
Ben olmadığım zaman her şey kötüye gidecek diye düşünmezdim..
Gül şeklindeki pembe mumu yakardım..
Daha az konuşur, ama daha çok dinlerdim..


Kirlense, masa örtüm lekelense bile daha çok arkadaşımı
akşam yemeğine davet ederdim..

Oturma odasında TV seyrederken, patlamış mısır yer, şömineyi yakmak isteyen birisi olduğunda ona engel olmazdım.. Yerler leke olacak diye korkmazdım.. Bana gençliğini anlatmaya çalışan dedeme daha çok vakit ayırırdım.. Kocamın sorumluluklarını daha çok paylaşırdım..

Saçım bozulmasın diye, arabanın camının açılmasını önlemezdim..
Eteğimin lekelenmesine aldırmadan çimlere otururdum..
TV seyrederken daha az, hayata bakarken daha çok ağlar ve gülerdim.. Ömür boyu garantilidir denilen hiçbir şeyi satın almazdım..

Hamileliğimin bir an önce sona erip, doğum yapmayı dilemek yerine, hamile olduğum her anın tadını çıkarır ve içimde bir canlı yaratmanın ne kadar harika olduğunu fark ederdim.. Bu o kadar nadir bir olay ki.. Mucize gibi bir şey..

Çocuklarım beni öpmek istediklerinde, asla "Önce git ellerini yüzünü yıka" demezdim.. Onlara daha çok "seni seviyorum",
ondan da daha çok "özür dilerim" derdim..
Ama başka bir hayat verilseydi en çok yapacağım şey;
her dakikasını değerlendirmek olurdu..

Dikkatle bak.. Gerçekten gör.. Yaşa.. Vazgeçme..
Küçük şeyler için şikayet etmekten vazgeç..
Bana benzemeyenler, benden daha çok şeye sahip olanlar
ve kimin ne yaptığı beni ilgilendirmezdi..
Bunun yerine, ilişkilerimi güçlendirmeye çalışırdım..
Sahip olduğunuz ruhsal, fiziksel ve duygusal her şey için
şükredin.. Tek bir hayatınız var ve bir gün sona eriyor..
Umarım her gününüzü değerlendirirsiniz.

Emma Bombeck

13 Eylül 2018 Perşembe

İÇİMİZDEKİ ŞEYTAN


Sabahattin ALİ 'nin 1940 da yayınlanan en güzel eseri ...


En anlamlı sayfası bence...
Yüksek insan dışına değil,içine kıymet verendir...